Şiir, esas olarak imgeleri, duygu ve düşünceleri etkileyici bir biçimde söze dönüştürme sanatıdır. Arapça bir kelime olan şiir kelimesi, “sezmek” ve “sezerek bilmek” anlamlarındadır. Bu da şiirin bir duyurma işi olduğunu göstermektedir.
Kendine özgü dili ve ifade biçimi olan şiir sanatı, okuyucuyu etkilemeyi ve duygulandırmayı hedefler. Sanatçının zihnindeki düşünceyi, hayal ve tasarımı belli bir biçime ve yapı içerisinde ve yoğun bir söyleyişle yansıtan şiir, az sözle çok şeyi anlatır.
Şiir bir bakıma dil içinde farklı bir dildir. Günlük kelime ve ifadeler, şiir dilinde yeni anlamlar kazanır ve farklı sembol ve tasarımları işaret eder.
T. S. Eliot: “Şiir, en ulusal sanat dalıdır; çünkü bir ulusu başka uluslar gibi düşündürmek kolay olduğu halde, ona başka uluslar gibi hissetmeyi öğretmek olanaklı değildir. ” (Aksan, 1995: 7) demektedir. Bu yaklaşım, şiir dilinin özel bir dil olduğunu da göstermektedir. Düşünce, hayal, coşku ve heyecanımızı ifade edeceğimiz dil, yazı dilinden ve günlük konuşma dilinden farklılıklar taşımaktadır.
“Şiir bir söyleyiş sanatıdır. İmgeleri, duygu, düşünce ve coşkuları etkileyici bir biçimde söze dönüştürme yoludur. ” (Aksan 1995: s. 8)
İnsan zihninde beliren imgelerin, duygu ve düşüncelerin değişik tasarım ve birleştirmelerle aktarılması, sanıldığından da zor bir iştir. Bir düşünceyi, bir fikri veya bilgiyi karşımızdaki insana kelimelerle anlatma, kısmen mümkün olabilecek bir şeydir. Bu iletişim sırasında kullanılan kelime ve deyimler, sözlükteki anlamlarını temsil ettikleri için doğru bir biçimde anlaşılabilirler. Ancak şiir için aynı şeyi söylemek mümkün değildir. Zira şiirde somut ve soyut unsurlarla oluşturulan çağrışımlar, birleştirmeler, benzetme, tasarım veya duygulanmalar, kişiden kişiye farklılıklar arz edebilir. Bu bakımdan şairin işi daha zordur. O, kelime seçmede titiz davranmak zorunda olduğu gibi, oluşturduğu hayal ve tasarımda, çağrışım veya zihinde uyarımda da en uygun ifadeyi bulmak ve kullanmak durumundadır.
Şiir, sanatçının duygular yoluyla algıladığı bir duyuşun, bir hayal veya bir tasarımın dil yoluyla ifade edilmesidir. Mallarme, “Şiir, kelimelerle yazılmaktadır” demektedir. Burada şairin hammaddesinin ve şiirdeki yapı taşının kelimeler olduğu vurgulanmaktadır. Bu anlamda, ressamın renklerle ve müzisyenin seslerle oluşturduğu uyumu, şair kelimelerle meydana getirir. Bu uyum hem anlam ve hem de biçimde görünmelidir. Başarılı bir şiirin en önemli meziyeti iç ve dış uyumun gerçekleşmesidir.
Şiiri az sözle birçok şeyi anlatma sanatıdır. Onu düzyazıdan farklı kılan özellik, his, heyecan, sembol, mecaz ve ahenk unsurlarına dayanmasıdır. Genel olarak bir biçime sahip olan klâsik şiirin aksine, günümüzde herhangi bir ölçü, kural veya biçime bağlı olmadan da şiir yazılabilmektedir. Ancak serbest şiirde bile, iç ahenk ve ses, anlam güzelliği bulunmalıdır.
Esasen şiirin herkes tarafından yapılmış bir tanımı yoktur. Genel olarak şiir, “duygu ve düşüncelerin, sanatlı bir dille ve ahenk unsurlarından yararlanarak manzum olarak dile getirilmesi” olarak tanımlanmaktadır. Ancak şiir tanımları, felsefî görüş ve poetik anlayışlara göre farklılaşabilir. Şiirde sanat yapmayı ve estetik değeri ön plana çıkaran anlayışların yanı sıra, şiirin bir düşünceyi dile getiren ifade vasıtası olduğunu savunanlar da vardır. Ama hepsinden önemlisi, şiirin bir yaradılış, sezgi, duyma işi olduğudur. Burada anlatılan teknik konuları bilmekle beraber, şiirin bir Allah vergisi, ilham ve doğuştan sahip olunan yeteneklerle doğrudan ilgili bir sanat olduğunu asla unutmamak gerekir. O halde teknik konuları bilmeden şiir yazmanın eksik bir konu olduğunu bilmek kadar, sadece şiir bilgisiyle de iyi şair olunamayacağını da bilmek gerekir. Bir şairin ancak bu iki kanatla uçması, yani hem teknik bilgi ve hem de ilham ve yaradılıştan gelen kabiliyetlerle aynı ölçüde donanmış olması gerekir.
---
0% |