Şiiri şiir yapan, onun özünü oluşturan öğelerden biri imge (imaj, hayal)dir. Rus incelemecisi Alexander Potebnya bu konuda ilginç bir sav ileri sürer: “imgesiz sanat olmaz; şiir ise hiç olmaz”. (...)
Perrine, imgeyi “duyuyla edinilen deneyimin dil aracıyla sunulması” olarak tanımlamakta, şiirde en çok rastlanan türünün görsel imge olduğunu ileri sürmektedir. (...) Emin Özdemir, imgeyi şiirin ana yapı taşı saymakta, “Çünkü duyulanla algıladığımız varlıkların, durumların zihnimizdeki görüntüleri, bunların şiire yansımış biçimleridir imgeler” demektedir. Yazar ayrıca, her imgenin “düşünsel bir resim” olduğunu belirtmekte, imgeleri oluşturan ayrıntıların da duyular yoluyla seçildiğini söylemektedir. (...)
Ahmet Haşim'de çok özgün ve güçlü imgelerle karşılaşırız. Onun “Göl Saatleri”nde yer alan ve günün bölümleri (öğle, öğleden sonra, akşam, gece, gece yarısı, seher) üzerine yazılmış şiirlerinin her birinde değişik imgeler vardır. Örneğin, bunlardan “Öğle” şiirindekilere bir göz atalım:
“Yeşil sularda büyük inciden çiçekler açar
Gümüş böcekler okur âba bir neşîde-i hâb
Durur sevâhilin üztünde bî-heves bî-tâb
Güneş ziyâsını içmiş benât-ı hâb ü serap”
Burada, öğle saatlerinde yeşil sularda büyük inciden çiçeklerin açışı, gümüş böceklerin suya bir uyku şiiri okuması, sahillerin üstünde güneş ışıklarını içmiş uyku ve serap kızlarının isteksiz ve yorgun duruşları gibi imgeler bir arada verilmiş bulunmaktadır.
(Prof. Dr. Doğan Aksan, Şiir Dili Ve Türk Şiir Dili, Engin Yay., 2. Bs. , Ank. 1995, S. 29-31)
0% |